Selim İLERİ’nin hemen hemen tüm kitaplarını okudum ama içlerinde beni en çok etkileyen bu oldu.
Anıları ve oradaki ÇOCUK YÜREĞİ ile Selim…
Anılarını anlatırken onu SELİM İLERİ yapanların etrafındakiler olduğunu söyler…
Doğrudur…
Bizi biz yapan, şekillendiren ömür boyunca içinde bulunduğumuz ortamlar ve kişilerdir.
En büyük okul HAYATIN KENDİSİDİR…
( Unutmayalım Selim İleri İstanbul’da yaşayan Kıbrıslı bir ailenin oğludur. )
Ayşe TURAL
TÜRK EDEBİYATI GÜÇLÜ KALEM SELİM İLERİ'Yİ KAYBETTİ
Kıbrıs kökenli olduğu çok az kişi tarafından bilinen ünlü yazar ve eleştirmen Selim İleri bugün İstanbul'daki evinde geçirdiği rahatsızlık sonrası kaldırıldığı hastanede 75 yaşında vefat etti...
İstanbul'un Kadıköy semtinde Kıbrıslı Türk bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen yazara, Kıbrıs'ı fetheden Osmanlı Padişah'ı Sultan Selim'in adı verilmiştir... .
Lise öğretmenleri tanınmış edebiyatçılar Vedat Günyol ve Rauf Mutluay'ın etkisiyle edebiyata yöneldi. Lise ikinci sınıftayken Peride Celal'in 'Dar Yol' (1949) romanından esinlenerek yazdığı 'Unutulmak' adlı ilk romanının yayımlanmasını sağlamak için yayınevlerini dolaştı fakat reddedildi. Yayınevlerinin kitaplarını basmak için peşinden koçacağı aşamaya daha zaman vardı... Kendini fark ettirmek için sanat dergilerine yöneldi...1967'de 'Savaş Çiçekleri' adında bir öyküsü 'Yeni Ufuklar' adlı dergide yayımlanınca dikkatleri çekti.... 1968'da Vedat Günyol'un da yardımıyla öykülerinin yer aldığı 'Cumartesi Yalnızlığı/Güz Notları' adlı kitabı yayımlandı ve bu eserini merhum babasına ithaf etti. 1970'lerin başında tanıştığı film yönetmeni Halit Refiğ'in etkisiyle senaryo yazmaya başladı. 1971'de 'Cennetin Kapısı' adlı ilk senaryosunu yazdı. 1973'te 'Destan Gönüller' adıyla ilk romanı yayımlandı. 'Dostlukların Son Günü' adlı öykü kitabının 1975'te yayımlanmasının ardından 1976'da Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazandı. Günümüze kadar çeşitli türlerde birçok eser veren İleri, gazetelerdeki eleştirileri, röportajları ve televizyon programlarıyla da dikkati çekti..
AHMET TOLGAY
( Kıbrıslı bir yazarı Kıbrıslı bir gazeteciden okumak yakışır…)
ÖDÜLLERİ
2005 Türkiye Yazarlar Birligi Hatıra Ödülü (İstanbul'un Sandık Odası)
2003 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Uzak, Hep Uzak)
2001 Orhan Kemal Roman Armağanı (Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak)
1999 Dialog Medya Ödülü (Radyo alanında)
1999 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kültür-Sanat Ödülü (Televizyon alanında)
1997 Afife Jale Ödülü (Allahaısmarladık Cumhuriyet-Oyun)
1997 Avni Dilligil Ödülü (Allahaısmarladık Cumhuriyet-Oyun)
1991 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü (Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın)
1982 Sinema Yazarları Derneği En İyi Senaryo Ödülü (Kırık Bir Aşk Hikâyesi-Senaryo)
1981 Milliyet Sanat Dergisince Yılın Romanı (Yaşarken ve Ölürken)
1977 Türk Dili Kurumu Roman Ödülü (Her Gece Bodrum)
1976 Sait Faik Hikâye Armağanı (Dostlukların Son Günü)
Atatürk Erkek Lisesi'ni bitiren (1968) Selim İleri, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini yarım bıraktı. 'Dünya' gazetesinin sanat sayfasını (1979) ve 'Argos' dergisini yönetti. Çok sayıda dergi ve gazetede eleştiri ve inceleme yazıları ile öyküleri yayımlandı. On dokuz yaşındayken yayımlanan 'Cumartesi Yalnızlığı' adlı ilk öykü kitabında tutturduğu edebî düzeyle dikkatleri üzerine çekti.
Öykülerinde bireyin zengin iç dünyasını yansıtmaya öncelik veren Selim İleri'nin ilk romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizlik öne çıktı. Daha sonraları ise bazı siyasal konulara da yer veren yazar, son romanlarında yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını ele aldı.
İSTERİM
çatıları güneş
pencereleri deniz kokan evler…
duvarlarından hanımeli sarkan
çocuk kahkahaları taşan bahçeler…
mutlu mesut kadınlar
dost bakışlı erkekler
isterim…
Ayşe TURAL
GEÇERKEN UĞRADIM
Yolumun üzerinde olunca ne var ne yok diye bir bakasım geldi. Okulun tabelasını görünce dönüverdim.
Birer kahve içtik Özlem Hanımla… Hazırladıkları törenden söz ettik.
Bugün Kurucu Cumhurbaşkanımız RAUF R. Denktaş’ın 13. ölüm yıldönümüydü. Afişleri ve anma günü fotoğraflarını inceledik.
Öğretmenlerle de konuşuyorum. Bu yıl öğrenci sayısı çok artmış. Son sayı 65…
Beş tane de öğretmen eksiği olduğunu öğreniyorum.
Bahçede yapılan çalışmalar beni çok sevindirdi. GİRNE Belediyesi çocukların oyun alanındaki eski gereçleri okul müdürünün ricası ile kaldırmış sağolsun.
Yenilerini de Milli Eğitim Bakanlığı (zemin hazırlandığında) bir - iki güne kadar yeni Oyun ekipmanlarını gönderip montajlarını yaptıracakmış. Sayın Bakanım Nazım Çavuşoğlu’na ve tüm ekibe şimdiden teşekkür ederiz.
Yeniden düzenlemesine başlanan bahçe, Milli Eğitim Bakanlığının gönderdiği işçiler tarafından özenle yapılıyordu. Onlarla ayaküstü sohbet ettik.
Zemini nasıl kapladıklarını inceledik. Açıklamalarını dinledik. Özel çocuklarımızın ayaklarının takılmaması, düştüklerinde bir yerlerinin zarar görmemesi için her türlü önlemin alınması şart elbette.
Her gidişimde okulun eksiklerini, yapılması gereken şeylere dikkat ederim. Hiçbir şey gözümden kaçmaz. Eh! Ne de olsa 25 yıldır, gözlemci ve gönüllü anneyim.
Okula girerken okul yolunun çok bozuk olduğu, kocaman çukurların açıldığı ve eğimin düzgün olmaması nedeniyle okul önünde su biriktiğini gördüm. Yolun yapılması, yol kenarlarının düzgün hale getirilip tellenmesi şart.
Girişteki demir kapının da ufak bir tamirle okul bitiminde kilitlenmesi şart… Gece ne idüğü belirsiz başıboş kişilere açık olmaması önemli…
Bir de mutfaktaki üç gözlü mutfak dolaplarının yenilenmesi gerekiyor. Bakalım kimler bize yardım elini uzatacak.
Her gidişimde bir eksiğin tamamlanması beni çok mutlu ediyor. Çocuklarımız ve öğretmenleri bunu fazlasıyla hak ediyorlar.
Okuldan ayrılırken çamurlanmamak için paçalarımı yukarı çekip arabama biniyorum. Yolun sağından gidiyorum, kocaman çukurlara düşersem çekici çağırmak zorunda kalabiliriz.
İlk işim bu olmalı…
Önce belediye başkanımla bir görüşmem gerekiyor. Olmazsa başka kapılar çalacağım.
Yararlı olabilmenin, sorunlara çare aramanın iç huzuru ile evime dönüyorum. Kimlerden yardım isteyebilirimi kafamda evirip çeviriyorum.
Yazımı okuyan hayırsever yüreklerden bir ses ya da iki satır “ Ne yapabilirim? Elimden şu ya da bu kadar gelir” sözünü duymak istiyorum.
Toplumlar, elele veren güzel yüreklerle sorunlarını çözerler; buna yürekten inanıyorum.
O ZAMAN
ben küçüktüm o zaman
dünya daha da kocamandı sanki…
ormanda kaybolan küçük kız gibi
dağların bittiği yerde başlardı deniz..
yolların başladığı yerde
dururdu zaman…
akşamsefaları açardı
akşamüstleri…
katmerli karanfiller
kokardı yanık yanık…
bahçedeki ayva ağacı
uzayan gölgeleriyle ikindi vakti…
Ayşe TURAL
DEV BİR VAZO
Bugün günümün yarısını bahçeme ayırdım. Çin gülümün budanması gerekiyor.
Taşımak kolay olsun diye kestiğim dalları çöp bidonuna vazoya çiçek yerleştirir gibi sıralıyorum. Tam çöpe götürecekken vazgeçiyorum.
Aman Allahım dev bir vazom oldu.
Hiç atar mıyım?
Üstüne su püskürtüyorum, içine de biraz…
Dallardan birkaçı akıllı davranıp kök salar mı?
Neden olmasın!
Hemen saksılara dikerim.
Ben de gelen konuklarıma birer kök armağan ederim.
Gününüz mis kokulu ve aydınlık olsun…
Ayşe TURAL